ME
NU

OMELIE / Omelie TR

07 lug 2024
07/07/2024 - OLAĞAN DEVRE - 14. Pazar Günü - B

07/07/2024 - OLAĞAN DEVRE - 14. Pazar Günü - B

I Okuma Hez 2,2-5 Mezmur 122 II Okuma 2Kor 12,7-10 İncil Mk 6,1-6

Bugünkü metinle havari bize otobiyografik bir haber vermektedir. Aziz Pavlus’un da ona devamlı olarak acı çektiren bir sorunu vardır: “Bana bedende bir diken verildi”. Fakat o, merakımızı geçirtmek için hiçbir şey söylememektedir. Bunun yerinde acı veren bir durumu nasıl yaşadığını bilmek bizi ilgilendirmektedir. Her şeyden önce o, acısını “Şeytanın beni yumruklamak için yolladığı bir uşak” olarak görmektedir. O, acıların Allah’tan gelmediğini, İncil’in yayılmasını engellemek için düşmandan geldiğini bilmektedir.

Aziz Pavlus buna her şeyden önce dua ile tepki göstermektedir: “Ondan kurtulmak için Rabbe üç kez yalvardım”. Rab onu dinlemedi, acıyı bıraktı, çünkü Pavlus O’na acıda da hizmet edebilmekte, hatta daha da iyi hizmet edebilmektedir: ''Çünkü gücüm, güçsüzlükte tamamlanır''. Acı çeken öğrenci, hatta İncil’i yayması engellendiğinde bile ümitli ve huzurlu kalırsa, dünyaya Allah’ın gücünün ne kadar güzel ve büyük olduğunun, Rab İsa ile birlik içinde yaşanan bir yaşamın ne kadar çekici ve ne kadar meyve verici olduğunun tanıklığını yapmaktadır,

Bunu anlayan havari artık Rab’den bu acısından kurtarılmasını istememektedir, hatta kendi zayıflığından böbürlenmektedir, bu hastalık veya zulüm, zorluk veya sıkıntı olsun fark etmemektedir. Rab için yapmak istediğimizi yapamadığımızdan dolayı ümitsizliğe kapılabileceğimiz zamanlarda Aziz Pavlus örneği bizim için çok değerlidir.

İsa’nın Kendisi de Allah’ın hükümranlığını müjdelemekte bir “zayıflık” tecrübe etti. O’nun zayıflığı; küçük yaşta tanınmasından, köyün marangozu olarak bilinmesinden, birinin veya ötekinin akrabası olarak bilinmesinden geliyordu.

Bu şekilde O’nu tanıyan, O’nun ağzından Allah’ın Sözünü ve yeni ilahi hayatın yeniliğini kabul etmekte engelleniyordu. Bu bilinme, O’nun tanıdıklarının imanları için bir engel, bir ''skandal'' oluyordu.

Bu durum İsa için memleketi olan Nasıra’da mucize yapmasını engelleyen bir zayıflıktı. Fakat bu zayıflık; bir peygamberlik, Allah’ın planının bir parçası oluyordu: "Bir peygamber, kendi memleketinden, yakınlarından ve kendi evinden başka, hiç bir yerde hor görülmez". Böylece Hezekyel’in peygamberliği de gerçekleşiyordu.

Allah’ın Sözü herkese yönelmektedir, onu dinlemek istemeyenlere de. Yanılan, Söz değil, dinleyicilerdir ki Allah’ın kullandığı aracın görünüşüne bakmaktadırlar. Tersine onların Allah’a açık olmaları gerekirdi, o Allah ki arzularını ve bilgeliğini bize aktarmak için herhangi birinden faydalanabilir. Önce itaatsiz, sonra da merhametten mahrum olan peygamber Yunus’tan bile faydalanmıştı.

Bunun için Mezmur yazarının duasını biz de kullanalım: “Sana doğru kaldırıyorum gözlerimi, göklerde oturan sana doğru! Nasıl bakarsa, tutsakların gözleri efendilerinin eline, …öyle dönüyor gözlerimiz, Allah'ımız Rabbe doğru, bize acıyana dek”.

Daima Allah’ın isteğini aramak istiyoruz: Gerçekten O’nun hikmeti bizimkini aşar, O’nun bizi sevdiği sevgi de bizim kendimizi sevebileceğimizden daha derindir!

OKUMALAR

  1. Okuma Hezekyel 2,2-5

O benimle konuşur konuşmaz Ruh içime girdi, beni ayaklarımın üzerinde durdurdu; benimle konuşanı duydum.

Bana, "Ey insanoğlu, seni İsrail halkına, bana başkaldıran o asi ulusa gönderiyorum" dedi, "Onlar ve ataları bugüne kadar bana karşı geldiler.

Bu halk dikbaşlı ve inatçıdır. Seni onlara gönderiyorum. Onlara, 'Rab şöyle diyor' diyeceksin.

Bu asi halk seni ister dinlesin, ister dinlemesin, yine de aralarında bir peygamber olduğunu bilecektir.

Mezmur 123/122

Gözlerimi sana kaldırıyorum, ey göklerde taht kuran!

Nasıl kulların gözleri efendilerinin, hizmetçinin gözleri hanımının eline bakarsa, bizim gözlerimiz de RAB Allah'ımıza öyle bakar, O bize acıyıncaya dek.

Acı bize, ya RAB, acı; Gördüğümüz hakaret yeter de artar.

Rahat yaşayanların alayları, küstahların hakareti canımıza yetti.

  1. Okuma 2Kor 12,7-10

Aldığım esinlerin üstünlüğüyle gururlanmayayım diye bana bedende bir diken, beni yumruklamak için bir Şeytan meleği verildi, gururlanmayayım diye. Bundan kurtulmak için Rab'be üç kez yalvardım. Ama O bana dedi ki, «Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm, güçsüzlükte tamamlanır.» İşte, Mesih'in gücü üzerimde bulunsun diye güçsüzlüklerimle sevinerek daha çok övüneceğim. Bu nedenle Mesih uğruna güçsüzlükleri, hakaretleri, zorlukları, zulümleri ve darlıkları sevinçle karşılıyorum. Çünkü ne zaman güçsüzsem, o zaman güçlüyüm.

İncil Mk 6,1-6

İsa oradan ayrılarak kendi memleketine gitti. Öğrencileri de ardından gittiler. Sept günü olunca İsa havrada ders vermeye başladı. Söylediklerini işiten birçok kişi şaşıp kaldı. «Bu adam bunları nereden öğrendi?» diye soruyorlardı. «Kendisine verilen bu bilgelik nedir? Nasıl böyle mucizeler yapabiliyor? Meryem'in oğlu, Yakup, Yose, Yahuda ve Simun'un kardeşi olan marangoz değil mi bu? Kızkardeşleri burada, aramızda yaşamıyor mu?» Ve gücenip O'nu reddettiler.
İsa da onlara, «Bir peygamber, kendi memleketinden, akraba çevresinden ve kendi evinden başka yerde hor görülmez» dedi. Orada birkaç hastayı, üzerlerine ellerini koyarak iyileştirmekten başka hiçbir mucize yapamadı. Halkın imansızlığına şaşıyordu.

Documenti allegati