ME
NU

OMELIE / Omelie TR

01 set 2024
01/09/2024 - Olağan Devre - 22. Pazar Günü - B

01/09/2024 - Olağan Devre - 22. Pazar Günü - B

1.Okuma Yasa 4,1-2.6-8 Mezmur 14 2.Okuma Yakup 1,17-18.21-27 İncil Mk 7,1-8.14-15.21-23

Musa halkı uyarıyor: Allah’ın verdiği kanunlara ne bir şey eklemeleri ne de eksiltmeleri gerekir. Kim Allah’ın emirlerini değiştirmek istese büyük bir gurur ve kibir günahı işlemiş olur: Bu, kendini Allah’tan daha iyi ve büyük görme anlamına gelecekti. On Emirle verilen kanunlar şahsi, ailevi ve sosyal yaşamımızı kapsarlar, tamdırlar ve başka herhangi bir milletinkilerinden daha iyidirler. Dünyanın tüm milletleri, bizden On Emir denilen bu bilgeliği, zekayı ve uzak görme kapasitesini kıskanırlar. Kim bu kanunlara uyuyorsa gerçek bir ilaha, insanları seven ve dünyadaki yürüyüşlerinde onlara eşlik eden bir Allah’a taptığını gösterir.

Bizler Musa’nın, On Emirden kaynaklanan ve görülen hikmetine, yaptığı övgülere devam etmekten başka bir şey yapamayız. Bu bilgelik, On Emri yaşadığımızda hissettiğimiz huzur ve sevinçle parlar, aynı zamanda onları yaşamayanların çektiği acıları ve insanın kişisel ve sosyal yaşamında kalan negatif sonuçları gördüğümüzde de belirir.

İsa, bugünkü İncil metninde de Emirlere uyma gereğinden bahsediyor. Emirler ikincil kanunlara yer vermemelidirler; zaten bu kanunlar neredeyse sadece iyi davranış ve temizlik kurallarıdır. Bunları yapmasan ciddi bir sorun yaşamazsın, ama On Emre itaatsizlik düzeltilmez bir zarar getirir. Yüreğimizde, insanların ilettiği geleneklere uyma kaygısı olmadan önce, kutsal Allah korkusu, yani O’nu üzmekten duyulan korku olmalıdır. Rab’den gelen Emirler yaşam verir, insanların ilettiği kurallardan daha önemlidirler! İnsan ve tüm yaşantısı, yediği kirli eller ile değil, Allah’ın Emirlerine itaatsizlik meyveleri olarak kendi yüreğinden çıkan kötü niyetleri ile harap olur. İsa bunlardan birkaçını sıralıyor: “Ahlaksızlık, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık”. Yüreğimize ve etrafımıza bakalım: Allah’a karşı insanın aldığı özgürlüğü ve onun O’na itaatsizliklerinin büyüklüğünü göreceğiz ve bundan korkacağız. Ve de bu sahte özgürlüklerin yarattıkları acıları ve zararları da göreceğiz.

Aziz Yakup mektubunda bizleri Allah’ın Sözünü kabul etmeye çağırıyor, böylece hayatımız ile onu görülür ve güncel kılacağız. O Söz, bizi kurtaran bir Söz’dür, çünkü bizi Babamız Allah’a benzer kılan sevgiyi yaşamaya ve geliştirmeye yöneltir.

Aziz Yakup, tıpkı Papa Francesko’nun her gün söylediği gibi, gerçek dinin, somut sevgi olduğunu söylüyor. Bu sevgi bizleri yardıma muhtaç olanlara, zayıf ve korumasız olanlara dikkatli kılar, duyularımıza hakim olmaya alıştırır. Bu saf ve cömert sevgiyi yaşamayı becermek için “dünyanın kötülüklerinden uzak kalmak” gerekir: Gerçekten de bu dünya bizi Baba’dan uzaklaştırır, İsa’nın adından ve O’nun ardından olanlardan nefret eder, Allah’ın Emirlerine itaatsizliği vaaz eder.

Bu dünya, kötülüğü yapmaya ve onu haklı kılmaya yöneltilmektedir, hatta onu kanun olarak teklif edip parayla destekler: Bu dünya gerçekten, insana düşman olan, acı ve ölüm getiren şeytana boyun eğen bir dünyadır.

Biz bu dünyada yön gösteren, güvenli bir yürüyüş için ışık veren yıldızlar olacağız; bu dünyada değişik, yeni bir yaşamın işareti olacağız; Allah’ın bir armağanı, gerçeğin ışığını, affın ve içsel birliğin tesellisini veren armağan olacağız.

Bu dünyanın yaşamak ve ümit etmek için Allah’ın hikmetli Emirlerine uyan yaşamımızdan başka kaynağı yoktur! Bu dünya bizden nefret eder, ama onun bize ihtiyacı var ve o, Allah’ımızın ve Baba’mızın bilge Sözlerine itaat ettiğimizde sayemizde yaşamaktadır.

OKUMALAR

Birinci okuma Tesniye 4,1-2.6-8

"Şimdi, ey İsrail, size öğrettiğim kurallara, ilkelere kulak verin. Yaşamak, ülkeye girmek ve atalarınızın Allah’ı RAB'bin size vereceği toprakları mülk edinmek için bunlara uyun. Size verdiğim buyruklara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın. Ama size bildirdiğim Allah’ınız RAB'bin buyruklarına uyun. Onlara sımsıkı bağlanın. Çünkü ne denli bilge ve anlayışlı olduğunuzu uluslara bunlar gösterecek. Bu kuralları duyunca, uluslar, 'Bu büyük ulus gerçekten bilge ve anlayışlı bir halk!' diyecek. Allah’ımız RAB her çağırdığımızda bize yakın olur. Allah’ı kendisine böylesine yakın olan başka bir büyük ulus var mı? Bugün size verdiğim bu yasa gibi adil kuralları, ilkeleri olan başka bir büyük ulus var mı? "Ancak gördüklerinizi unutmamaya, yaşamınız boyunca aklınızdan çıkarmamaya dikkat edin ve uyanık olun. Bunları çocuklarınıza, torunlarınıza anlatın.

Mezmur 15

Ya RAB, çadırına kim konuk olabilir? Kutsal dağında kim oturabilir?

Kusursuz yaşam süren, adil davranan, yürekten gerçeği söyleyen.

İftira etmez, dostuna zarar vermez, komşusuna kara çalmaz böylesi.

Aşağılık insanları hor görür, ama RAB'den korkanlara saygı duyar.

Kendi zararına ant içse bile, dönmez andından.

Parasını faize vermez, suçsuza karşı rüşvet almaz.

Böyle yaşayan asla sarsılmayacak.

  1. Okuma Yak 1,17-18.21-27

Her nimet, her mükemmel armağan yukarıdan, kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmayan Işıklar Babası'ndan gelir. O, yarattıklarının bir anlamda ilk meyveleri olmamız için bizi, kendi isteği uyarınca, gerçeğin bildirisiyle yaşama kavuşturdu. Bunun için her türlü pisliği ve her tarafa yayılmış olan kötülüğü üstünüzden sıyırıp atarak, içinize ekilmiş ve canlarınızı kurtaracak güçte olan sözü alçakgönüllülükle kabul edin. Allah sözünü yalnız duymakla kalarak kendinizi aldatmayın, bu sözün uygulayıcıları da olun. Bir kimse sözün dinleyicisi olup da uygulayıcısı olmazsa, aynada kendi doğal yüzüne bakan adama benzer. Adam kendini görür, sonra gider ve nasıl bir kişi olduğunu hemen unutur. Oysa mükemmel yasaya, özgürlük yasasına yakından bakan ve ona bağlı kalan, unutkan dinleyici değil de etkin uygulayıcı olan adam, yaptıklarıyla mutlu olacaktır.
Kendini dindar sanıp da dilini dizginlemeyen kişi kendini aldatır. Böylesinin dindarlığı boştur. Baba Allah'ın gözünde temiz ve kusursuz olan dindarlık kişinin, öksüzlerle dulları sıkıntılı durumlarında ziyaret etmesi ve kendini dünyanın lekelemesinden korumasıdır.

İncil Markos 7,1-8.14-15.21-23

Kudüs'ten gelen Ferisiler ve bazı din bilginleri, İsa'nın çevresinde toplandılar. O'nun öğrencilerinden bazılarının murdar, yani yıkanmamış ellerle yemek yediklerini gördüler. Ferisiler, hatta bütün Yahudiler, atalarının geleneği uyarınca ellerini iyice yıkamadan yemek yemezler. Keza, çarşıdan dönünce, yıkanmadan yemek yemezler. Ayrıca kâse, testi ve bakır kapların yıkanmasıyla ilgili başka birçok geleneğe de uyarlar. Ferisiler ve din bilginleri İsa'ya, «Senin öğrencilerin neden atalarımızın geleneğine uymuyorlar, niçin murdar ellerle yemek yiyorlar?» diye sordular.
İsa onlara şöyle cevap verdi: «Yeşaya'nın siz ikiyüzlülerle ilgili peygamberlik sözü ne doğrudur! Yazmış olduğu gibi, `Bu halk, dudaklarıyla beni sayar, ama yürekleri benden uzaktır. Bana boşuna taparlar. Çünkü öğrettikleri, sadece insan kurallarıdır.' Siz Allah’ın buyruğunu bir yana bırakmış, insan geleneğine uyuyorsunuz.» İsa, halkı yine yanına çağırıp onlara, «Hepiniz beni dinleyin ve şunu belleyin» dedi. «İnsanın dışında olup içine giren hiçbir şey onu kirletemez. İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır.» Çünkü kötü düşünceler, cinsel ahlaksızlık, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir.»

Documenti allegati