ME
NU

OMELIE / Omelie TR

31 mar 2013
31/03/2013 – PASKALYA BAYRAMI

31/03/2013 – PASKALYA BAYRAMI 

1.Okuma Hav. İşl. 10,34.37-43 * Mezmur 117 * 2.Okuma Kol. 3,1-4 * İncil Yh. 20,1-9 (Akşam: Lk. 24,13-35)

“Allah onu ölümden diriltti ve onun açıkça görünmesini sağladı. İsa, tüm halka değil, Allah'ın önceden seçmiş olduğu tanıklara, ölüler arasından dirilmesinden sonra kendisiyle birlikte yiyip içmiş olan bizlere göründü”. Petrus, pagan Yüzbaşı Kornelius’a ve evindekilere işte böyle konuştu. O, İsa’dan böyle söz ediyordu: Rab’bin ölümden dirilmesi, imanımızın temelini koyduğu ilk ve en önemli olaydır, zor anlardaki tüm ümidimizin ve sevme kabiliyetimizin kaynaklandığı olaydır. İsa öldürüldü, öldü, ancak Allah O’nu ölüler diyarında bırakmadı, O’nu diriltti. O şimdi canlı ve son bulmayacak bir yaşama sahiptir. İşte biz O’nun dirilmiş yaşamı üzerine imanımızı inşa ediyoruz. Bu sebepten imanımız her çeşit tehdide karşı güçlüdür: Şehitler, zulüm edilip öldürüldükleri anda güçlü ve dayanıklılar, çünkü ölülerden dirilen İsa’yı hatırlıyorlar. Bizler, zorluk içersinde olduğumuzda, büyük bir çaba ile İncil’in tanıkları olmaya çalıştığımızda İsa’nın dirildiğini hatırlıyoruz: O zaman bizi hiçbir şey durduramıyor.

Rab’bin dirilişi bizim için kuvvet ve sevinçtir. İsa dirilmemiş olsaydı, biz sevinci tadamazdık: Bu sevinç Hıristiyan yaşamının tipik bir tecrübesidir. Bu güvence kesinlik olmadan gerçek sevinç olamaz. Gerçekten de tüm tecrübeler bakışlarımızı geçici şeylere, ümidimizi desteklemeyen ve sevgimizi kalıcı kılamayan maddi gerçeklere yöneltmekteler. Biz doğal olarak kötümseriz ve dolayısıyla daima üzgün oluruz.

İsa’nın artık ölüler arasında olmadığına inanmaya başladığımızda o zaman bakışlarımızı yukarıdaki değerlere yöneltebiliriz; o zaman burada, yeryüzündeki her şey radikal olarak değişir, her şeyin geçici olduğunu görürüz, dolayısıyla da yaşamımızı yöneltecek kadar önemli olmadıklarını görürüz. Burada yeryüzünde göçmen olduğumuzu anlar, yurdumuzun ve kalıcılığımızın Rab Mesih İsa’nın yanında olduğunu anlarız. O zaman da içimizdeki ve çevremizdeki zorluklar ve acılar bizi ağlatmayı becerseler de, içimizdeki derin sevinç ve huzuru çıkaramıyorlar, çünkü bunlar dirilmiş İsa’nın bize armağanıdır.

Bugün İsa’nın ve tüm azizlerinin sevinçlerini paylaşıyoruz, bu sevinç korkutucu ve etkileyici ölümün yenilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bizden önce gelmiş olanların sevincini haykırıyoruz ve gelecek olanlarınkini hazırlıyoruz. Alleluya, yıl boyunca tüm ayinlerde söylenmektedir ve imanımızı, ümidimizi özetlemekte ve sevgi kaynağı olmaktadır. Paskalya günü doğan ilahidir ve tüm yıl boyunca, dirilmiş İsa’nın yanımızda oluşunun sevincini belirtmemize yardım etmektedir. Sevinçli olduğumuzda gözlerimizden ve ellerimizden sevgi zorlanmadan çıkar, icrası yorucu da olsa. Bu sebepten Paskalya en önemli bayramdır ve diğer bayramların kaynağı olup onlara anlam verendir. Tüm iman gizemleri önemli ve güzeldir tamamen çünkü İsa ölümden dirildi. Aynen yaşamımızda karşılaştığımız tüm sevinçli olaylar Rab’bin dirilişiyle desteklenmekte ve anlam kazanmaktadır.

O halde bu yeni ışıkla desteklenmiş ve aydınlanmış olarak yaşıyoruz. Yüreğimizde şüphe doğabilir, Mecdelli Meryem de bundan acı çekip, bir an için yanıldı. Aynen belirsizlikle karışık ümit de yüreğimizde olabilir, bu duygular Petrus’u ve arkadaşının koşusunu desteklemişti. Biz diğerleri gibi insanlar olduğumuza şaşırmıyoruz, belirsizlik ve şüphenin içimizde olabileceğini görüyoruz. İsa şakirtlerinin böyle zayıf durumda karşılarına çıktı, aynen böyle zayıf durumda olan bizlerle de karşılaşıyor: İman etmek, mantık yürütmek ve tecrübeden gelmiyor, O’ndan geliyor, O’nun armağanı, O’nun lütfudur. İmanımız, şüphelerimize rağmen, dirilmiş İsa ile karşılaştığımızda güçlenecektir.

Birbirimize destek olalım ve İsa’nın hacını taşıdığı gibi biz de, dirilişinden artık emin olarak, acılarımızı taşıyalım. Havariler bize bunun tanıklığını yaptılar ve her türlü şüpheyi içimizden çıkardılar, bize şöyle anlattılar: “Ölümden dirildikten sonra O’nunla yedik ve içtik”. Petrus’un kendisi, dirilmiş İsa ile sofrada yaşadığı kısa birlik anlarını hatırlayarak, O’na sadakatini zorluklarda ve zulümlerde devam ettirdi. Biz de aynı sofraya katılıyoruz: Sadece O’nunla birlikte aynı sofrayı paylaşmakla yetinmiyor, “paskalya kurbanı” olan ve sevinç dolu, ebedi bir yaşama kavuşmamız için sunduğu Bedeniyle besleniyoruz.